Ich konnte die Vögel hinter den Außenplatten hören. Diese hatten dort bestimmt ihre Nester gebaut. Denn ihr Mist
lag manchmal bis innen auf den Fensterbrettern. Es war sehr schwer die Studiensammlung frei von Schädlingen zu halten. Ich musste
mir viele Tricks ausdenken. Dazu gehörten Insektenlampen mit UV-Lampen und Hochspannungsgittern. Außerdem stellte ich
in jeden Schrank einen Becher mit etwas Kampfer. Der Mentholgeruch vertrieb die Schädlinge. War aber bei meinen Kollegen sehr
unbeliebt. Sie versuchten mich ständig davon ab zu bringen. Aber der Erfolg gab mir recht. |
I could hear the birds behind the outside panels. They must have built their nests there.
Because their crap was sometimes up to the inside on the window sills. It was very difficult to keep the study collection
free from pests. I had to come up with a lot of tricks. This included insect lamps with UV lamps and high-voltage grids.
I also put a cup of camphor in every cupboard. The smell of menthol drove the pests away. But it was very unpopular with my
colleagues. They kept trying to stop me. But the success proved me right. |
Dış panellerin arkasındaki kuşları duyabiliyordum. Yuvalarını oraya kurmuş
olmalılar. Çünkü pislikleri bazen pencere pervazlarına kadar geliyordu. Çalışma
koleksiyonunu zararlılardan uzak tutmak çok zordu. Bir sürü hile bulmam gerekiyordu. Bu, UV lambalı
ve yüksek voltajlı ızgaralı böcek lambalarını içeriyordu. Ayrıca her dolaba bir
fincan kafur koydum. Mentol kokusu zararlıları uzaklaştırdı. Ama meslektaşlarım
arasında çok popüler değildi. Beni durdurmaya çalışıyorlardı. Ama başarı
beni haklı çıkardı. |